“Hayatım, Bir Taşralının Hikayesi” kitabı neyi anlatıyor?
“Hayatım” isimli kitap, Anton Çehov’un gerçek hayatını anlatmaz. Kitabın kahramanı genç bir adam, Misail’dir. Ataları soylu bir aileden gelir ve babası şehir de bilinen bir mimardır. Bu genç adam, etraftan gelen tüm tepkilere rağmen, işçi olmaya karar verir ve badanacılık yaparak hayatını sürdürür.
“Hayatım, Bir Taşralının Hikayesi” kitabından notlar, ilgi çekici bölümler;
1896 yılında yazılmış bu eserde, dönemin Rusya’sından bilgiler bulunabilir. Rusya’da rüşvetin sıradan bir olay olduğunu ve rüşvetin “verilenin karakterine duyulan saygıdan” verildiğini anlarız. Soylu ve köylüler arasındaki iletişim ve ilişkiler, iki tarafın birbirine bakışı kitabın ana konusudur. Ayrıca, Rusya’nın olmazsa olmazı votkadan da bahsedilir; “Bizim taşrada bir gelenek vardı. Saman biçme ve hasat kaldırma zamanı işçiler akşam vakti, beylere ait avlulara gelir, votkayla ağırlanırdı. Genç kızlar bile birer bardak içerdi…Köylüler saman biçmeye yirmi rubleye gelmez ama yarım kova votkaya gelirlerdi. Oysa yirmi rubleye dört kova votka satın alabilirlerdi”.
“Yaprak biti otu, pas demiri, yalan da ruhu yiyip bitirir. Tanrım, biz günahkarları koru sen!”. Yaşlı usta Redka, inşaat ile uğraşırken yada durup dururken bu etkileyici cümleyi tekrar eder. Kitabın kahramanı Misail, badanacılık ve inşaat işlerini ustası Redka’dan öğrenir.
“Yabaniler! Peçenekler!”. Misail’in karısı, çok kızdığı köylülere bu şekilde hitap eder. “Peçenekler” isminin, Rusça konuşma dilinde yabani, kaba insanlar için kullanıldığını anlarız. Bilindiği gibi Peçenekler, Karadeniz’in kuzeyinde yaşamış bir Türk topluluğudur. 1091 yılında, Bizanslılar tarafından tarih sahnesinden çıkartılırlar. Peçenekler, Ruslar ile yıllarca savaşmış ve Ruslar’ın Karadeniz’e inmesini engellemiştir. Rusya tarihinde önemli bir yer tutan Peçenekler, yaklaşık 100 yıl (915-1036) Ruslar’ı tehdit etmiştir.
“Bu altmış bin kişinin ne için yaşadıklarını, ne diye İncil’i okuduklarını, neden dua ettiklerini, kitapları ve dergileri neden okuduklarını anlayamıyordum. Eğer yüz yıl, üç yüz yıl önceki gibi hala aynı ruhsal karanlığa ve özgürlüğe karşı nefret duygusuna sahiplerse bugüne kadar yazılıp konuşulmuş olan her şey onlara ne gibi fayda sağlayabilirdi?…bu altmış bin kişi nesiller boyunca hakikat, merhamet ve özgürlük hakkında okuyup dinlerler ama yine de ölene kadar sabah akşam yalan söyler, birbirlerine eziyet ederler. Özgürlükten ise düşmanlarıymış gibi korkar, nefret ederler.”
110 sayfalık, kısa ama akıcı kitap, duygusal finaliyle kitapseverlerin beğeneceği bir eser.
Anton Çehov kimdir?
1860-1904 yılları arasında yaşamış, Rus oyun ve öykü yazarıdır. Tıp fakültesini bitirip 1884’te doktor olur. 1887’de “Alacakaranlıkta” isimli öykü kitabıyla Puşkin Ödülü’nü kazanır. “Tıp benim nikahlı eşim, edebiyat ise metresim” şeklinde bir açıklaması vardır. Tiyatro oyunları ve komik kısa öykü türünde önemli eserler yayımlar.
Anton Çehov’un en meşhur eseri nedir?
Kısa öyküleri toplu halde basılmıştır. Tiyatro eserlerinden Martı (1896), Vanya Dayı (1899) ve Vişne Bahçesi (1903) en meşhur eserlerindendir.