Film heyecan verici bir soygun sahnesiyle başlıyor ve bu dinamizm film boyunca devam ediyor. Soygun planları ve kovalamalar arasına bir de aşk hikayesi serpiştirilmiş. 2 saat süren film sıkılmadan izlenebilir.
Senaryosu Amerikalı yazar Chuck Hogan’ın “Hırsızlar Prensi” isimli kitabından esinlenerek yapılmış. Kitapçılarda bu kitabı kolaylıkla bulabilirsiniz.. Ben Affleck hem başrolde oynuyor hem de filmin yönetmeni. Bence hayli başarılı olmuş. Ancak filmin müzikleri için aynı şeyi söyleyemeceğim, pek uğraşmamışlar gibi geldi.
Film Boston-Charlestown’da geçiyor ve son zamanlarda izlediğim şehriyle bütünleşmiş en iyi film diyebilirim. 2010 kültür başkenti Istanbul için ne yazık ki bu şekilde Istanbul’la özdeşleşmiş bir eser yaratamadık ve yıl bitti. Charlestown’u biraz araştırınca Amerika’da Boston şehrinin komşusu olan bu semtin (Istanbul’u örneklersek Kadıköy gibi düşünülebilir),1800 lerde Irlanda’dan göç edenlerce tercih edildiğini öğrendim. ”Irish American” olarak isimlendirilen bu topluluğun nüfusu tüm Amerika’da 40 milyona yaklaşmış. Filmde de Charlestown ve Irish American vurgusu bir hayli fazla yapılmış.
Son olarak, filmin orjinal ismi neden “Town” anlayamadım, bari “Charlestown” olsaydı. Isim pek anlamlı olmamış. Filmin esinlenildiği kitap “Hırsızlar Prensi” isim olarak verilseydi bu sefer de insanların aklına “Robin Hood” gelebilirdi. Galiba en güzel ismi bizimkiler bulmuş hem şehir kelimesi geçmiş hem de konunun hırsızlıkla ilgili olduğu çok açık.
Filmin Türkiye’deki afişi yukarıda, yurt dışında yayımlanan afişlerden ikisi;