Esrarname Iranlı Feridüddin-i Attar’ın yazdığı meşhur kitaptı benim için. Ismini çok duyduğum ama hiç okumadığım. Çok satanlar bölümünde bu ismi, “Esrarname” yi gördüğümde ayrı bir istekle o bölüme yöneldim. Feridüddin’i Attar’ın bizzat Mevlana’ya hediye ettiği, Mevlana’nın da hürmet edip sık sık okuduğu kitap değil miydi Esrarname ? Hatta Şems-i Tebriz, bu gerçek nüshayı suya atarak yok etmiş ve Mevlana’dan başkalarının eserlerinin bırakıp artık kendi eserlerini yazmasını istememiş miydi?
Kafkas’ın “Esrarname” si yani “Yasak ilmin kitabı”, Attar’ınkinden farklı olarak büyülerin ve muskaların bolca kullanıldığı “fantastik tarihi kurgu” türünde bir eser. Belli ki Kafkas ciddi bir kurgu çalışması yapmış. Içinde büyü ve tılsımların açıklandığı Esrarname isimli kitaba sahip olan, birçok insanüstü özelliğe de sahip olabiliyor. Kitap ikiye bölünmüş Esrarname yi ele geçirmeye çalışan iki rakibin (Muntazar ve Nagehan) mücadelesini anlatıyor.
Hem Muntazar hem de Nagehan kitap sayesinde özel güçlere sahipler. Mesela Nagehan nesnelerle konuşabiliyor, fısıltıları işitebiliyor, uçabiliyor ve görünmez olabiliyor. Muntazar ise altın yapabiliyor, zamanda yolculuk edebiliyor ve temas ettiği insanların özelliklerini alabiliyor. Bu mücadele devam ederken Nagehan kuzeni Kemal ve aşık olduğu adam Ibrahim Ethem’den destek alıyor. Bu kadar sihir ve büyünün içine Nagehan ve babası yaşındaki Ibrahim Ethem aşkının çok başarılı olarak işlendiğini düşünüyorum.
Kurgusunu çok başarılı bulduğum kitapta yazarın bazı zorlamalarının kitabı olumsuz etkilediği bir gerçek. Kafkas’ın Kütahya’ya olan sevgisini hissedebiliyorsunuz ama Germiyan ile ilgili anlatılanlar çok zorlama olmuş ve kitap girişinde gereksiz bir karmaşa oluşmuş. Kitap bittiğinde aklımda Kütahya’dan hiç birşey kalmadığı da bir gerçek. Aynı şekilde Cevval’in Nagehan’ın evine girmesi ve sırtlarını bile keseleyecek kadar onlara yakınlaşması da havada kalan bir başka husustu.
Başarılı finaliyle fantastik kurgu eserlerden hoşlananlara tavsiye edilebilecek, ilginç bir kitap olmuş.
“Esrarname -taklidi bile- bir görenin bir daha aklından kolay kolay çıkarabileceği, efsununa kapılmadan okuyabileceği yahut açıklıkla değil de beğeniyle bakıp takdir edebileceği bir şey değildi. O eşsizdi. Içerisindeki gizler, kainatın şifresiydi…”(1)
(1) Kafkas, Ayfer, Esrarname Yasak Ilmin Kitabı, Timaş Yayınları, Subat 2011, Istanbul