Son zamanlarda Sabancı müzesinin yaptığı en sönük sergilerinden biri olduğunu gösteren önemli nedenler vardı; Yağmurlu bir Istanbul günü salonda en fazla 3 kişiydik, otoparkta kolaylıkla yer bulduk ve en önemlisi koca müzenin birçok salonu kapatılmış ve sergi 1,5 kata sığdırılmıştı.
Ağa Han kimdir? Daha önce birçok kez duyduğum “Ağa Han Mimarlık ödülleri” nedir? Bu soruların cevabını öğreneceğinizi düşünerek sergiye gidiyorsanız, hayal kırıklığı yaşayacaksınız. Bu konularla ilgili en ufak bir açıklama dahi yok.
Merdivenlerden inip sergiye başladığınızda karanlık ve loş bir ortam sizi bekliyor. Bazı duvar yazılarını karanlık nedeniyle okuyamadığımı söylemeliyim. Sergi Islam tarihinde yazının önemini vurguluyor. Malum, batıda tuvallerde resimler yapılırken, islam ülkeleri ise kitap sayfaları yazdılar. Sergi Küfi yazılar bölümüyle başlıyor. Erken islam döneminde hattatların Kur’an yazımı için buldukları bir hat uslubu. Aşağıda Küfi hat ile parşömen kağıdına yazılmış, 8.yüzyılda Afrika’da bulunan bir Kur’an sayfasına ait örneği görebilirsiniz.
Serginin devamında Hat üsluplarının anlatıldığı duvar yazısını bulacaksınız. Hat sanatının aslında ne kadar derin bir birikimle oluştuğu ve geniş bir coğrafyaya yayıldığını anlatan güzel ve açıklayıcı bir pano olmuş.Iste bir alıntı; Kuran vahiyinin dili olarak Arapça’nın taşıdığı kutsal önem nedeniyle yazı, İslam görsel kültürünün temelini oluşturur.Hattatlar, Kuran’ı güzel yazıya geçirmenin sorumluluğu ile hat üsluplarını geliştirdiler.
Yukarıda bahsettiğim ve girişte bizi karşılayan Küfi yazıda bunlardan biri. Irak’ın Kufe kentinde ortaya çıkması nedeniyle bu ismi almış ve 8. –9. yüzyıllarda çok sıklıkla kullanılmış. Köşeli formu ve sert çizgileri bu yazının temel özelliği. Zamanla yerini daha hızlı yazılabilen yuvarlak hat üsluplarına bırakmış.
Divani hat üslubu ise, Osmanlı’da ortaya çıkmış bir başka hat üslubu. Osmanlı hattatları tarafından geliştirilmiş ve önemli belge ve fermanların yazımında kullanılmış.
Bu usluplardan birini kullanılarak yapılmış Kuran belkide sergideki en etkileyici eserlerden biriydi. Kuran’ı sadece 2 sayfaya sığdırmayı başardıkları bu eser Iran Kaçar dönemi 1866-1867 tarihli. Gubari uslubuyla yazılan bu elyazması Kuran’daki harfler o kadar ince yazılmış ki, bütün Kuran metni 2 sayfaya sığdırılabilmiş. Aşağıda resmini bulabilirsiniz.
Bir diğer sergilenen eser ise Alem. Iran, 16. yüzyıl sonuna tarihli bu eserin yukarıya doğru kıvrılan iki ucu Hz. Ali’nin kılıcı Zülfikar’ı hatırlatıyor. Gövdede ise Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali yazısı var. Hz. Ali yazısı dikkatli bakıllınca bir aslan yüzü şeklini alıyor.
Ibn Sina’nın döneminden kalmış bir kitapta sergileniyor.Tarih 1052. Büyük hekim ve filozof Ibn Sina’nın ölümünden 15 yıl sonra yazılmış bu el yazması eser, latinceye çevrilmiş ve 500 yıl tüm Avrupa’da standart tıp dersi kitabı olarak kullanılmış.
Son bölümde el yazması bazı eserler sergileniyor. Bu çok eski kitaplardaki resimler çok ilgi çekici. Tabiki kitaplar cam mekanların gerisinde ama bazı kitaplar tamamiyle digital ortama aktarılmış. El yazmalarını dokunmatik ekranlar aracılığıyla sayfa sayfa çevirebiliyorsunuz ayrıca resimlerin üstüne tıkladığınızda açılan ekranda, resmin detayları anlatılıyor. 500 yıllık kitapların içine girmek ve ortamın da etkisiyle kitapla bütünleşmek çok ilgi çekici bir deneyimdi.
Ağa Han kimdir? Hz. Ali’nin soyundan Ismail’i İmam kabul edenler, 9. yüzyılda yeni bir mezhep kuruyor; Ismailiye.10.yüzyılda birde devlet kuruyorlar; Fatimiler. Zamanla sıkıntılar yaşayan Ismailiye ye mensup insanlar, bugün 15 milyon civarında bir cemaat. Iste Ağa Han lakabı, Ismailiye liderine verilen isim. Bu isim Iran Şahı tarafından 1800’lerde veriliyor ve bugüne kadar kullanılmaya devam ediyor. Bugünkü Ağa Han, 49. Imam olarak Ismailiye mezhebinin başında olan Kerim Ali. Cemaatten alınan verginin de etkisiyle, dünyanın en zengin insanlarından biri.
Ağa Han Mimarlık ödülü ise Kerim Ali’nin mimarlığa olan büyük ilgisiyle ortaya çıkan bir yarışma. 3 yılda bir düzenlenen bu yarışmayla Ağa Han, Islam mimarisinin gelişmesine ciddi ödüller vererek katkıda bulunmaya devam ediyor.
Sergi 27 Şubat 2011 tarihine kadar Sabancı Müzesinde.