Yanda gördüğünüz resim tüm serginin en ilgi çekici bölümü. Istanbul’un Bizans döneminden kalan eski saraya ait bu rekonstrüksiyon, bugünkü Sultanahmet camii ve hipodrumun olduğu bölgeye denk geliyor. 1200 yıllardaki Istanbul’unu tekrar canlandırmak için yapılan Byzantium 1200 projesinin bir parçası. Bu proje pek çok akademisyenin desteğiyle devam ediyor. Ilgilenenlerin daha fazla detayı bulabileceği www.byzantium1200.com sitesini ben görüntüleyemedim.
Sergiye gitmeden önceki beklentim, bu sarayların Istanbul’daki yerlerinin belirleyici olarak vurgulanması ve ayrıca maketlerini görmekti.
Ne yazık ki sadece rekonstrüksiyon fotoğrafları (genelde sadece sarayın girişleri) ve Istanbul’un neresinde olduklarını anlamak için detektiflik pozisyonunda buldum kendimi. Yapılacak iş çok basit. Hadi maketlere gücümüz yetmiyor, en azından Istanbul haritasında bugünkü konumları ve ayrıca bugun o bölgenin ne halde olduğu gösterilebilirdi. Bu bazı saraylar için yapılmaya çalışılmış ama başarılı olmamış.
Blakhernai sarayı ve Anemeas zindanları daha önce ziyaret ettiğim eski Bizans eserlerinden. Şimdi sergide bilgi olarak yazılan bölümü yazayım, siz de sarayıın nerede oldugunu anlamaya çalışın; “Haliç’e kadar inen dik bir yamaç üzerindeki teraslar üzerine kurulmuş olup batısından surlara bitişiktir”. Bu tanımla, sarayın yerini anlayana aşkolsun. 21. yüzyıldayız, googlemap vb. gelişmiş teknolojiler var. Bir çalışma yap, kenara koyuver. Bu sarayın nerede oldugunu anlamadan insanlar sergiden ayrılacaklar.
Blakhernai Sarayı ve Anemas zindanları nerede? Kısaca anlatayım; E-5 otoyolunda Topkapı’dan Kadıköy yönüne giderken, Haliç köprüsüne yaklaşırken sağ tarafta surlara bitişik olarak göreceğiniz ve bitişiğinde şirin bir cami (Ivaz Efendi camii) olan eski yapı.
Istanbul turlarımın birinde rastladığım bu zindanlar beni çok etkilemişti. Ismini Bizans a karşı ayaklanan Girit kralının oğlundan almış.Daracık pencereleri, dehlizleriyle ürpertici ve bakımsız bir mekandı. Acaba son hali nasıl, gitmeyeli çok uzun zaman oldu. Terastan ve Ivaz Efendi camisinden Haliç manzarasını izlemek büyük keyif vermişti.
Sergideki bir diğer tanıdık saray ise Boukoleon sarayıydı. Sarayburnu’ndan Bakırköy’e giden sahil yolu üstünde bu sarayın pencerelerini görmüştüm. Saolsun sergiyi hazırlayanlar net bir yer betimlemişler.
Sergi 2 Ekim’e kadar Arkeoloji müzesinde. Istanbul arkeoloji müzesine nasıl gidilir?
Kabataş-Zeytinburnu tramvayı ile Gülhane durağında inip, Sultanahmet yokuşuna doğru devam ederseniz, Gülhane park girişinin yanındaki tatlı yokuş (Osman Hamdi Bey sokağı) sizi müzeye götürecektir.
Giriş 10 TL. Müze kartı olmayanlar için kart almak daha mantıklı.
