Güzel bir Cumartesi sabahı, yeni bir güne yeni yazılar yazarak girmek isterken Hakkari’de 8 askerin şehit oldugu, bir o kadar yaralının ve ölülerin oldugunu ögrendim. Bu köklü problem yıllardır (Şeyh Sait, vb.) çözülemiyor. Ne karakolların Toki tarafından iyileştirlmesi ne de istihbaratın arttırılıp! yüzlerce insanın sınırı geçip buluşmasının takibi bu işin çözümü için yeterli olmuyor. Bu tür konularda yazı yazmamaya gayret ediyorum ama bu sefer dayanamadım ve yazdım. Iste bazı notlar;
14.05.2010-Genelkurmay açıklaması ;”Karakolların fiziki durumlarının iyileştirilmesi çalışmaları ile ilgili olarak sizlere bazı bilgiler vermek istiyorum.Halen, bölgede 134 karakol ile 459 km yolun inşaatı devam etmekte, 61 karakol ve 137 km yolla ilgili ihale çalışmaları sürmektedir. Bu karakolların, bildiğiniz gibi 169 adedi TOKİ tarafından, 26 adedi ise Milli Savunma Bakanlığı tarafından inşa edilmektedir”
31.05.2010 -Hatay’ın İskenderun ilçesinde Deniz Üs Komutanlığı’na bağlı İkmal Birliği’ne teröristlerce önce roketatarlı, ardından uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendi. 6 asker şehit oldu, 7 asker yaralandı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açıklaması:
”Şunu bir kez daha vurgulamak isterim ki, Türkiye terörle mücadelesini en güçlü şekilde, topyekun bir anlayışla sürdürecek, terör tehdidini bütünüyle ortadan kaldıracaktır. Bu çirkin saldırılar, devletimizin ve milletimizin iradesi ve kararlılığı karşısında hiçbir zaman amacına ulaşamayacaktır.”
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş açıklaması;
“Hükümete çağrımız; askeri yöntem ve operasyonlarla çözüme ulaşılamaz, kalıcı barışa bu şekilde ulaşılamaz. Bu saatten sonra barış için çaba harcanıp, diyalog ve ikna yöntemlerine başvurulmalıdır.”
18.06.2010-Genelkurmay İç Güvenlik Harekat Dairesi Başkanı Tümgeneral Fahri Kır, “uzun süre hareketsiz kalan teröristler gevşeme ve dağınıklık göstermiş, örgütten kaçışlarda artış meydana gelmesi ve özellikle, kendilerini muhatap olarak kabul ettirme isteklerine dayanarak 01 Haziran 2010 tarihinden itibaren eylemlerini artırarak Güneydoğu dışındaki bölgelere de yayma gayreti içine girmiştir.”
19.06.2010 – Hakkari / Şemdinli bölgesinde, Türkiye / Irak hudut hattında görevli bir sınır bölüğüne; bir grup terörist tarafından 19 Haziran 2010 günü saat 02.00’de saldırıda bulunulmuştur. Çatışmada sekiz asker şehit olmuş, ondört asker de yaralanmıştır.
Sadece Cumhurbaşkanımızın yorumunu yazıya koyarak, diğer devlet büyüklerinin sözlerine yer vermememin temel sebebi, benzeri ifadelerin diğer devlet büyükleri tarafından da tekrarlanmasından kaynaklanmaktadır. Kararlılık ve inanç liderler tarafından halka her zaman net bir şekilde ifade edilmelidir ve yapılan doğrudur.
Ancak, özellikle 1,5 milyon kişinin oyunu almış bir partinin liderinin yorumunu da bu yazıya koydum. Sevsek de sevmesek de bu ciddi oy gerçeğini aklımızdan çıkarmamamız gerektiğini düşünüyorum. Yıllardır gencecik mehmetçiklere yapılanlardan farklı olmayarak, yakın bir zaman önce gemilerle insanlar (belkide) bile bile ölüme gönderilmişti. Artık sıradan hale gelen bu olayları engellemek ve yıllardan beri süre gelen ciddi problemi çözebilmek için devletin tüm unsurları (iktidar-muhalefet) enine boyuna tartışarak ortak hareket etmelidir. Ne yazık ki tek taraflı açılımlar çözümü getirmemektedir. Türkiye çok güçlü bir ülkedir ve bu problemi çözmek ülkemizi daha da büyütecektir.
Ugur Mumcu, 24 Ocak 1993 tarihinde cinayete kurban giderken yarım bıraktıgı araştırma dosyasının ismi “Kürt Dosyası” idi. Bu son araştırma kitabı, tamamlanamamış olsa bile, açılım gündemiyle ülkenin gündemini meşgul edenler için hala eşsiz bir kaynak vazifesi görecektir.
ISRAIL-TURKIYE YAHUDILERI
Ugur Mumcu’nun ölümünden 2 hafta önce yazdıgı yazı Israil ve Kürtleri anlatıyordu. Bunu aşağıda bulacaksınız. Bundan önce ,son dönemde iyice gündeme oturan Israil-Türkiye ilişkisinin tarihçesini anlatmaya çalıştıgım kısa bir özet bulacaksınız.
1492 – Ispanya’dan kovulan Yahudiler’e Osmanlı imparatorlugu kapılarını açıyor ve ölümden kurtarıyor. Zaman içerisinde özellikle Selanik şehri Yahudiler in yeni başkenti konumuna geliyor.
1923 – Lozan Antlaşması ile Yahudiler azınlık haklarından feragat ediyorlar.
1927- Elza Niyego isimli genç yahudi kıza aşık olan Türk polisin, aşkına karşılık vermeyen genç kızı öldürmesi ve neticesinde Istanbullu Yahudiler’in isyanı ve saldırgan tepkileri ortaya çıkıyor.
1933- Hitler Almanyasından kaçmak zorunda kalan birçok yahudi bilim adamı Türkiye’ye davet ediliyor ve üniversitelerin tüm imkanları seferber ediliyor.
1934- Trakya olayları: Bu dönemde Trakya’da yaklaşık 50.000 yahudi yaşıyordu. Dünyadaki diğer ülkelerde de eş zamanlı görülen Yahudi aleyhtarı propogandanın bir uzantısı olarak 1934 Haziranında bölgedeki yahudilere yagma ve saldırılar yapılıyor.Çoğu yahudi Istanbul’a göçüyor.
1942- Varlık Vergisi: Özellikle ticareti elinde tutan Yahudiler ve diğer gayrimüslimler agır vergi oranları nedeniyle sıkıntı yaşıyorlar ve zenginliklerinin önemli kısmını kaybediyorlar. Müslümanlar çok zengin ve fazla ticaret ile meşgul olmadıklarından ve vergi oranı düşük tutuldugundan bu vergiden daha az etkileniyorlar.
1948- Israil kuruluyor. Önemli Türk Yahudi nüfusu yeni devletlerine, Israil’e göçüyorlar.
1949- Türkiye Israil’i tanıyan ilk müslüman devlet oluyor.
1999- Abdullah Ocalan yakalanıyor. Mossad’ın bu konuda (Israil istihbarat servisi) Türkiye’ye yardım ettigi şeklinde iddialar dillendirilmektedir.
2007-Israil Başbakanı Ankara’da TBMM de konuşma yapıyor.
2009- Davos görüşmelerinde başbakan Erdogan ile Israil devlet başkanı arasında sert tartışmalar yapılıyor.
2010- Israil, Gazze’ye yardım götüren Türk gemilerine saldırı düzenliyor ve Mavi Marmara isimli gemide 9 sivil Türk vatandaşı öldürülüyor.
Ilber Ortaylı’nın dediği gibi “Dış politikada hissi davranışların ve tarih bilmemenin yeri yoktur. Yanılgıya, en azından aşırılığa götürür”*.Hem Osmanlı imparatorlugu zamanında hem de cumhuriyet döneminde 1. sınıf vatandaş olan yahudilerin günümüzde de önemli ekonomik güce sahip işletmelere sahip olmaya devam ettiklerini belirtmeliyim.
31.05.2010 tarihinde askerlerimize Iskenderun’da yapılan saldırı ve yine aynı dakikalarda Israil askerlerince öldürülen Türk vatandaşları ister istemez insanların zihinlerinde bulanık düşüncelere sebep oldu. Bu bölümü Ugur Mumcu’nun yazısıyla tamamlayalım.
İşte Uğur Mumcu’nun 7 Ocak 1993 tarihinde Cumhuriyet’te yayınlanan “Mossad ve Barzani” başlıklı yazısı:
Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor. Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir.
MOSSAD,İsrail ‘in gizli istihbarat örgütüdür. Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı?
Barzani ‘nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi. Kimse bu ilişkiye, “Hayır olmadı” diyemiyor. CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu.
MOSSAD’ ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney’de yayınlanan “Israel ‘s Secret Wars-A History of Israel’s Intelligence Services” adli kitapta sergileniyor. Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington’daki Brooking Enstitüsü’nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmış. Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor.
Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor.
* * *
Kitapta 1967 Arap-İsrail Savaşı ‘ndan sonra, MOSSAD ‘ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sayfa.327), Mısırlı ünlü gazeteci Hasan el-Heykel’in İsrailli subayların Kürtler aracılığıyla Irak ‘tan radyo bağlantıları kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor.
1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanıyor. 1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması ‘ndan sonra İran Şahı ABD Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor; bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından “Kürdistan Demokratik Partisi”ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor.
Barzani ‘nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, ABD-İsrail-İran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dış işleri eski bakanı Henry Kissinger eliyle yürütülüyor.
MOSSAD-Barzani ilişkileri de İsrail ‘in Tahran ‘daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor.
Nimrodi ‘nin üstlendiği görev ilginç: Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani ‘nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sayfa. 328-329) Kitapta, MOSSAD’dan Kürtler ‘e 50 milyon dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sayfa.328)
* * *
70 ‘li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu?
Kitaba göre sürüyor. “Körfez Savaşı sırasında Irak ‘ın attığı Scud füzelerinin Tel-Aviv’e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sayfa.521) Baba Molla Mustafa Barzani ile kurulan ilişkiler, simdi de oğul Mesud Barzani ile sürüyor.
MOSSAD, Barzani’ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor. Kitapta, Mesud Barzani’nin İsrail ‘e gizlice giderek yardım istediği yazılıyor. Bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyorki daha da sürecek…Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek…
İlgi belli…
Ilişki de belli…
Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD ‘ın Kürtler arasında?
Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değilmi?
Uğur MUMCU( Cumhuriyet, 7 Ocak 1993)
– Cumhuriyet Gazetesi, 07.01.1993
– Kürt Dosyası, Ugur Mumcu, Tekin Yayınevi, 13.Basım,1995
– Toplumsal Tarih Dergisi, sayı:196
– Genelkurmay Web Sitesi: www.tsk.tr
* Milliyet Gazetesi, 10.06.2010