Odessa belki de en keyifli Karadeniz şehridir. Opera binası ise kıymet biçilemez bir mücevher gibi parıldamaktadır. Bu bina geçen seneye kadar Odessa daki birçok bina gibi bakımsızlıktan dökülüyordu. Sonunda restarasyon bitti ve sanat severlerin hizmetine sokuldu.
1800 lere kadar Osmanlı hakimiyetinde kalmış, önemli Yahudi nüfus barındırmış, Puşkin’in sürgün hayatı sürdüğü (Puşkin) bu şehirde, 1905 yılında binlerce insanın öldürüldüğü Potemkin merdivenlerinin ve Puşkin heykelinin yanı başındaki bu güzel opera binasında Verdi’nin Rigoletto operasını seyrettim.
Kiev operası gibi Odessa opera binasında performans seyretmek çok zevkli. Bu kadar güzel binalarda, sanatçıların da izleyicilerin de salondan keyifsiz ayrılması düşünülemez.
Verdi’nin ilk defa 1851 yılında Venedik’te sahnelenen Rigoletto operası, bana göre en iyi Verdi operalarından biridir.Operanın konusunu ve meşhur aryanın ayrıntıları daha evvel yazmıştım: Rigoletto
11 Nisan akşamı sergilenen performansta, genel olarak dekor kurgusunun iyi hazırlandıgını ve belki de en zor sahne olan “Gilda’nın kaçırılışı” sahnesinin iyi düşünüldüğünü söylemeliyim. Ancak son perde dekoru bir faciaydı. Kont ve sevgilisini gizlice izlemesi gereken, Rigoletto ve kızı Gilda, kabak gibi sahnenin ortasında kalmıştı.
Orkestranın bayan şefi Oksana Liniv başarılıydı ancak 2.perdede Rigoletto’nun sarayda kızını ararken orkestra alçalıp-yükselen bir tempoyla çaldı ve kesinlikle kulaklarımı tırmaladıgını belirtmeliyim. Son perdedeki 4 lünün orkestra ile uyumu ise çok başarılıydı.
Rigoletto, Viktor Mituskin, ne yazık ki hayal kırıklıgıydı. Bazen kambur bazen dimdik, bazen seken bazen düzgün yürüyen ve aryalarda da tonlaması çok başarılı olmayan bir performans sergiledi. Kont,Vladislav Goray, sesi o kadar kötüki o söylerken güzel opera binasının dekorlarına ve şamdanlarına konsantre oldum. Gilda, Nadejda Sıçuk, çok etkilyeciydi. Umarım kariyerine başarılı bir sanatçı olarak devam eder.