Tarih boyunca resmedilen “Kadınlar”
İnsanoğlu var olduğundan beri farklı yaratıcı yöntemlerle duygularını ifade etmeye çalışır. Resim sanatı da bu ifade tarzının en önemli araçlarından biridir. Bin yıllarca mağara resimlerinden post-modern sanata kadar pek çok farklı tarzda resim üretilir. Bu üretilen eserler içinden bazıları ise asırlar geçse de etkisini kaybetmez.
“Kadınlar” en fazla resimlere konu olan figürlerdendir. Doğal hali ve yüzündeki ufak mimiği bile yüzyıllardır tartışılan Leonardo da Vinci’nin “Mona Lisa”sı belkide dünyanın en bilinen kadın figürüdür. Osman Hamdi Bey’in 1881 yılında tamamladığı “ İstanbul Hanımefendisi” ise, Türk resim tarihinin en önemli kadın figürü sayılabilir.
“İstanbul Hanımefendisi “ tablosunun değeri nedir?
2008 yılının mayıs ayında, Sothbey’s tarafından düzenlenen , bir çok eserin sergilendiği ve farklı ülkelerden kolleksiyonerlerin katıldığı Oryantalist Eserler Müzayedesi’nin en nadide parçası olan “İstanbul Hanımefendisi” tablosu, 2 milyon 200 bin sterlin başlangıç fiyatıyla satışa sunulur. Arttırma sonucunda, tabloyu, adı ve milliyeti gizli tutulan bir alıcı 3 milyon sterlin bedelle satın alır. Böylelikle, Türk tarihinin en pahalı tablosu payesi bir başka Osman Hamdi Bey eseri olan “ Kaplumbağa Terbiyecisi” nden, “İstanbul Hanımefendisi”’ne geçer.
Osman Hamdi, “İstanbul Hanımefendisi” tablosu ile ne anlatıyor?
Eserde, uzun bir örtü giyen bir hanımefendi resmedilip ve müslüman kültürü yansıtılır. Arkadaki perde ve yerdeki mükemmel tarzda çizilmiş halı da resimde dikkat çeker. Osman Hamdi Bey, Paris’te yetişmiş olmasından dolayı Türk kültürü ile Avrupa kültürünü bir arada kullanan bir ressamdır. Türk değerlerini ve Paris modasını birlikte harmanladığı bu alımlı kumral genç kadın ile belkide o dönem İstanbul’da hakim olan Paris modasına gönderme yapar. Renklerin tonlaması, kontrast, perspektif ve derinlik, bir bütün halinde tabloya görenlerin hayal dünyasında iz bırakır.
“İstanbul Hanımefendisi” tablosunu nerede görebiliriz?
Sanat çevrelerinde bu tabloyu bir Türk’ün aldığına kesin gözüyle bakılsa da eserin sahibinin kimliği hala bir muamma. O yüzden eser maalesef sergilenmiyor. Kim bilir, belki bu gizemli kolleksiyoner yakın zamanda bir sergide veya müzede bu eşsiz eseri meraklıları ile buluşturur.