Kırcaali Bulgaristan’daki en yoğun Türk nüfusun yaşadığı şehirlerden biri. 70.000 kişilik nüfüsun yaklaşık %60-70 i Türk ve özellikle köylerde bu yoğunluk artıyor. Çok bakımlı ve gelişmiş olmasada, yemyeşil ve çok sakin bir şehir Kırcaali.
Edirne – Kapıkule sınır kapısından Kırcaali’ye 130 km lik yolu aştıktan sonra yaklaşık 1,5 saatte varabilirsiniz. Şehir, Rodop dağlarının eteğinde ve Arda nehrinin boylarında yer alıyor. Rodopların dağlık kesimlerindeki verimsiz tarla parçalarında yüzyıllardır tütün yetiştirilmekte. Binlerce ailenin geçimin sağladığı tütüncülük ne yazık ki Yunanistan dan sonra Bulgaristan da da devletin desteğini çektiği bir sektör haline gelmiş. Geçimini tütünle yapan Kırcaaliler biraz dertli.
Ayrıca yörede çok lezzetli üzümler yetiştiriliyor. Yol üstünde üzüm ve üzümden yapılan meşhur “Bulgar rakısı”nı (bulgarca Rakia) pet şişelerde satan köyülülere rastlayabilirsiniz. Türk rakısına göre biraz sert bir rakı, kokusuda farklı.
Arda nehri üstüne kurulmuş iki tane barajın arasında yer almak şehrin etrafındaki doğal güzelliklerin artmasını sağlamış. Ayrıca şehre 15 km uzaklıkta Perperikon antik şehri bulunuyor. 470 mt. yüksekliğinde tepede kurulmuş şehrin geçmişi 7000 yıl önce Traklar dönemine kadar uzanıyor. Bu antik şehri anlatan çok güzel bir web sitesi kurulmuş; www.perperikon.bg
Ayrıca Kırcaali-Haskova arasında , Beli Plast köyü yakınlarında “Mantar Taşlar” (stone mushrooms) ilginç bir yer. 2,5 mt. yüksekliğindeki bu taşlar Nevşehir Ürgüp-Göreme’ye benzer şekilde oluşmuşa benziyor. Ne yazık ki detaylı bilgiye ulaşamadım.
Balkanlardaki Türkler çok sıkıntılı dönemler geçirdi. Belkide bunların arasında Kırcaaliler bu sıkıntıları en fazla hisseden topluluklardan biri olarak kabul edilebilir. 1984 yılında başlayan Türk adlarının zorla değiştirildiği, insanların işkenceye maruz kaldığı acılı günlerin sonucunda 1989’da birçok göç veren Kırcaaliler, o kötü günleri geride bırakmış olmanın huzurunu yaşıyor.
Kıracaali adını Gazi Kırcaali adında ki bir gönül sultanı ve alperenden almış. Kırcaali bölgesine 1600’lü yıllarda Karamanoğlu beyliğinin bulunduğu Konya, Karaman, Antalya ve Mersin’den getirilen Türklerin yerleştirildiğini biliyoruz. Naim Süleymanoğlu’nun memleketinde geçmişte ciddi sıkıntılar çekilmiş olmasına rağmen, bugün hala şehrin ismi Kırcaali ve Gazi Kırcaali mezarı Kırcaali caminin yanıbaşında duruyor.