60 yıldır var olan kupanın ilk defa Türkiye’de düzenlendiğini düşünerek, Türkiye maçına bilet bulmaya çalıştım ama başaramadım. Bu organizasyonu yakından görebilmeyi istiyordum ve en azından futbolun iki ezeli rakibi Arjantin ve Brezilya’nın çeyrek finale çıkma mücadelesini turnuvada izleme şansına sahip oldum.
Istanbul’da şampiyona çoşkusunun hissedildiğini söylemek zor. Şampiyonanın yapıldığı Ataköy’deki Sinan Erdem Spor Salonu çevresine yaklaşıyoruz ama şampiyonaya ait herhangi bir iz bulmak hala imkansız.
17 yılda bitirilebilen salon güzel olmuş, her taraftan parkeyi rahatlıkla görebiliyorsunuz. Koltukların aralarındaki mesafe Abdi İpekçi spor salonuna göre çok daha iyi.
Salonun etrafı çok sakin.15.000 kişilik salonda zaten 5-6 bin civarında seyirci var. 1000 civarında Arjantinli iyi organize olmuş, bir hayli gürültü çıkartıyorlar. Brezilyalılar ise salonun çeşitli yerlerine dağılmış ama sayıları Arjantinlilerin yarısı kadar bile yok.
Istiklal marşlarının okunmasının ardından maç başladı. Baştan sona çekişme içinde geçen maçı Arjantin 93-89 kazanmayı başardı. Arjantinli Scola tam 37 sayı attı.
1950 yılındaki ilk dünya şampiyonasının ev sahibi Arjantin, kendi evindeki turnuvayı kazanmış ve şampiyon olmuş. 1954 yılındaki ikinci dünya şampiyonasının ev sahipliğini yapan Brezilya ise finalde ABD’ye kaybedip ikinci olmuş.
Türkiye’nin en iyi derecesi 2006 yılında Japonya’da düzenlenen turnuvadaki 6.lık. Bugün itibariyle son 8 deyiz ve en iyi derecemizi 2010 da kendi evimizde tekrarlayacağımızı tahmin etmek zor değil. Slovenya’yı çeyrek finalde yenmemiz halinde ise dünyanın en iyi 4 takımından biri olmuş olacağız. Belki de Türkiye-Ispanya yarı finali ve sonrasında ABD ile final maçına çıkarız. Haydi hayırlısı.
Not: Aynı dakikalarda Türkiye – Belçika futbol maçı vardı. Salondaki basın mensuplarının bir kısmı önlerindeki ekrandan futbol maçını seyretmeyi tercih etti. Dün bir kez daha Türkiye’nin önemli bir futbol ülkesi oldugunu yabancı gazetecilerde anlamış oldu.