Fransız ressam Jean Baptiste Vanmour (1671-1737), 1699 yılında İstanbul’un yeni Fransız Konsolosu Marquis Charles de Ferriol ile birlikte İstanbul’a gelir. Fransız Konsolosu’nun bu sanatçıya verdiği destek olmasaydı birazdan anlatacağımız eserleri hiç bir zaman göremeyecektik. Konsolos De Ferriol 1711’de ülkesine döner ama Vanmour İstanbul’da kalır. Sanatçı, Hollandalı Konsolos Cornelis Calkoen’in desteği ile sanatına devam eder. Vanmour ölümünün sonuna kadar İstanbul’da kalır. Mezarı, Beyoğlu’ndaki “Saint Benoit Fransız Kilisesi”‘nde yer alır.
Neredeyse 40 yıl İstanbul’u resimleyen Ferriol, bu dönemde yüzden fazla Osmanlı kostümü çizer, Patrona Halil İsyanı, Mevlevi törenleri, düğünler ve İstanbul’u ziyaret edenleri resmetmiştir.
Jean Baptiste Vanmour’un eserleri nerede?
Vanmour’un eserlerinin önemli bir kısmı Hollanda Amsterdam’da Rijks Müzesi‘ndedir. Ayrıca İstanbul Pera Müzesi‘de bazı önemli Vanmour eserlerine ev sahipliği yapar. Bazı tabloları da İstanbul İtalyan Konsolosluğu’nda bulunur.
“Patrona Halil” kimdir? Vanmour’un resimlerinde Patrona Halil nasıl anlatılır?
Aslen Arnavut olan Halil’in “Patrona” ismiyle anılmasının sebebi, Patrona adındaki gemide levent (Osmanlı’da donanma askeri) olmasıdır.”Lale Devri” olarak adlandırılan savaş ve kargaşanın olmadığı bu dönemde, devlet gelirlerinin gereksiz harcandığını gündeme getirir, halkı ve yeniçerileri isyana teşvik eder. III. Ahmed tahtan iner, I. Mahmud yeni padişah olur. Halil, 1730 tarihindeki bu ayaklanma süresince, yaklaşık 2 ay, iktidar ortağı olmayı başarır.
Vanmour’un resimlerinde İstanbul’daki düğünler nasıl anlatılır? Rum, Ermeni ve Türk düğünleri arasındaki farklar nedir?
Vanmour resimlerinde Müslümanlar ile gayrimüslimlerin kıyafetleri arasındaki kumaş ve aksesuar farklılıklarını detaylı gösterir ve ayrıntılı çalışır. Düğün resimleri buna çok iyi bir örnektir ve Lale Devri’nin en önemli görsel belgelerinden biridir.
Vanmour’un resimlerinde Osmanlı Sarayı’nı ziyaret eden elçiler nasıl anlatılır?
Vanmour’un 4 resimden oluşan serisi, bizi yüzyıllar öncesinde yabancı bir elçinin ( Pera Müzesi’ne göre Venedik elçisi Gritti, Amsterdam Rijsk Müzesi’ne göre Hollanda elçisi Colkoen, biz burada Colkoen olarak değerlendireceğiz) Osmanlı Sarayı’na varışı ve ağırlanışını gösterir. Elçilerin Osmanlı topraklarına kabulü, elçi heyetinin Gökçeada’ya varmasıyla başlardı. Elçiyi karşılayan gemi sayısı ve top atışı önemli bir detaydı. Vanmour, Gökçeada’daki herhangi bir karşılanışı maalesef resmetmemiştir.
Alttaki iki resimde elçi alayının Topkapı Sarayı’na doğru yola çıkışını ve Topkapı Saray’nın avlusuna girişini görürüz.
Alttaki iki resimden birincisinde, elçi ve heyeti için tertip edilen yemek anlatılır. Sağdaki tablo ise, yemek sonrası elçi ve heyetinin nihayet Sultan III.Ahmed’in huzuruna kabul edildiğini görürüz.
Başlıkta ifade ettiğimiz “fotoğraflar” kelimesi, “abartma” sanatının başlıkta kullanılması olarak kabul edilmelidir. Fotoğraf makinası 1800’lerin başında icat edildi ve yüzyılın sonunda yaygınlaştı. Ancak Fransız ressam Vanmour’un 1700’lü yıllarda yaptığı bu tablolar, birer “fotoğraf” gibi, 300 yıl önce Osmanlı Sarayı’ndaki o anları bize yaşatır.