Anasayfa Günlük Şah ve Sultan, Iskender Pala, Kitap Yorum

Şah ve Sultan, Iskender Pala, Kitap Yorum

Yazar 3nokta

şah ve sultan kitap yorum iskender pala

“Hamiş: Mektubunla birlikte bize bir tas içinde at pisliği göndermişsin. Buna karşılık sana bir kavanoz bal gönderdim. Ne de olsa herkes karşısındakine kendi yediğinden ikram eder!”(1)

Başarılı şiirler yazmış iki sanatçı liderden Sultan Selim’in, Şah Ismail’e yazdığı mektuplardan birinden yapılmış alıntıyı okudunuz. Bugüne kadar Selim ve Ismail’in dönemiyle (1490-1520 ler) ilgili bir çok kitaplar, araştırmalar yazıldı. En çok ilgimi çeken bu ikili arasındaki mektuplaşmalar olmuştur. Iskender Pala’nın son romanı “Şah ve Sultan”  ise bu döneme biraz daha farklı kurguyla bakmaya çalışan bir kitap.

şah ve sultan kitabı yorumu_karakterlerin değerlendirilmesi_ iskender pala_

Şah ve Sultan kitabının özetini yazmak yerine, tarihi kitap okurken özellikle yaptığım değerlendirme tablosunu yandaki resimde dikkatinize sunuyorum. Romanın temel karakterlerine ait önemli notları tuttuğum bu tablo, yıllar sonra kitabın sayfasını tekrar açtığımda bazı şeyleri daha hızlı hatırlamamda yardımcı oluyor.

Romanda iki anlatıcı var. Birincisi Kamber (Şah’ın ve özellikle Taçlı’ın yanında) ikincisi Hüseyin (Sultan’ın yanında). Ancak tabloda da görebileceğiniz gibi, kurgu Şah ve Sultan’ı karşılaştıran Çaldıran meydan muharebesi öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılıyor. Sultan’ın yaveri Hüseyin, ölen ikiz kardeşi Hasan’ın yerine geçiyor ve artık Şah’ı anlatmaya başlıyor. Aynı şekilde Kamber’de savaş sonrası Sultan’ın tarafına geçiyor. Iskender Pala böylelikle tüm kitap boyunca hissedilen adaletli ve tarafsız yorumlama düşüncesini, romanın temel konusu haline getiriyor. Aynı kişiler iki tarafıda eşit olarak yorumlamaya çalışıyor, hak geçmiyor.

“Ikizim Hasan, Şah’ın en yakınlarından biriydi; ona canını emanet ediyordu. Beri yanda Şehzade de bana güvenerek rahat uyuyordu. Biz Hüseyin ve Hasan…İki kardeş…Kader defterinde iki düşman…Tıpkı Sultan ile Şah gibi…”(2)

“Müslüman ile müslüman savaşıyor, Anadolu Türkleri iki ordu çıkarıyor, adı “gaza” oluyor, kardeşimle beni karşı karşıya getiriyorlardı.” (3)

Aynı şekilde kitapta hem Alevilerin hem de Sünnilerin kardeş olduğu üstteki örneklerde göreceğiniz gibi birçok defa vurgulanıyor. Şah da Sultan da eleştiriliyor veya yüceltiliyor. Tüm kitap boyunca ciddi bir denge çalışması yapıldığı hissediliyor, sanki jimnastikteki denge kalası üstündesiniz ve heran bir tarafa devrilmek mümkün. Özellikle 377. sayfadaki yorumlar hem kitabın özeti hem de özellikle yapılmış dengelerin tekrarı gibi olmuş.

“Acaba hem  ruhani ve mistik bir lider hem de acımasız bir hükümdar olan Şah ile devletleşmiş bir yapının efendisi ve pervasız bir yönetici olan Sultan Selim arasındaki mücadele nereye varacaktı?”(4)

Yavuz Sultan Selim’in inci küpeli meşhur resimleri bilinir. Zaten kitap kapağında da bu resimi göreceksiniz. Romanda bu inci küpenin hikayesi çok başarılı kurgulanmış. Selil ve Selma’nın hikayesi (syf.21-22) ile ortaya çıkan inci, ilk önce Şah Ismail’in eline geçiyor (syf 126) ve Şah inciyi sol kulağına küpe olarak takmaya başlıyor (syf 134). Savaş sonrası küpe bu sefer Sultan Selim’e ulaşıyor (syf 250) ve sonunda küpe sahibine yani Taçlı’ya dönüyor (syf 348 ve final).

Romanı kurgu ve düşünce olarak başarılı buldum ancak neredeyse her bölümde tekrarlanan “sevgi nedir?” sorusuna verilen cevaplar biraz zorlama olmuş. Hiç olmasaymış daha iyi olurmuş gibi geliyor. Kamber ile ilgili sırrın 88. sayfada söylenmesine bence hiç gerek yoktu. Bu sır kitabın sonuna kadar saklanabilirdi. Kapak hoş ama sim gereksiz olmuş. Ellerim ve parmaklarım sim oldu.

Kitap toplam 390 sayfa ve satış fiyatı 15 TL.

(1) Pala,İskender,Şah&Sultan,Kapı Yayınları, Istanbul, Kasım 2010, sayfa: 182

(2) a.g.e, sayfa:133

(3) a.g.e, sayfa: 228

(4) a.g.e, sayfa:171