Yeni yıla merhaba dememize az bir zaman kaldı. Yılbaşı gecesi için planlar yapanlar oldugu gibi, bugünü sıradan bir günden çok farklı hissetmeyenlerde yok değil. Aslında ne edebiyatımızda ne de diğer sanat dallarında yılbaşı ile ilgili yapılmış eser bulmamız mümkün değil. Yılmaz Erdoğan sanki bu eksikliği kapatmak için çok iyi bildiğimiz ama bizim eserlerimizde görmeye alışık olmadığımız bu konuyu ele almış.
Evini geçindirmek için her türlü işi yapmaya çalışan Rıza (Yılmaz Erdoğan) “Noel Baba” olarak bir alışveriş merkezinde iş bulur. Yaptığı iş (neşe dağıtmak) ve yaşadığı hayat (maddi sıkıntılar) ne kadar birbirinden uzak gibi gözükse de, film neşeli hayatın maddiyatla çok da bağlantılı olmadığını anlatmaya çalışıyor.
Rıza’nın eşini oynayan Büşra Pekin’i çok başarılı buldum ancak aynı şeyleri Rıza’nın kayınçosu, Büşra’nın kardeşi rolündeki Ersin Korkut için söyleyemeyeceğim. Bazı sahnelerde zorlama canlandırmalar yapmasının bunun nedeni oldugunu düşünüyorum.
Filmin ve çekimlerin hikayesini bir gazeteye anlatan Yılmaz Erdoğan’dan filmi özetleyen Hayyam dörtlüğünü dinleyince, hem yılbaşının hem de Hayyam’ın tekrar karşıma çıkması güzel bir rastlantı oldu.(bakınız;
http://www.3nokta.com/yazi/yilbasi4-3-2-1 ).
Çekimler sırasında Ömer Hayyam’ın bir dörtlüğüne rastladım. şöyle diyordu: “Yarım somunun var mı, bir de küçücük evin, kimsenin kulu kölesi değil misin, en neşeli hayat senin”.
Biraz gülelim, biraz sahip olduklarımızın değerini düşünelim ve vakit nasıl geçti anlamayalım diyorsanız, yılbaşını öne çıkaran “Noel babalı” ilk Türk filmini izlemenizi tavsiye ederim.