Opera izleyen ilk Osmanlı sorusunun cevabını belki de hiç bir zaman kesin olarak bilemeyeceğiz. Ancak elimizdeki kaynaklar bize bir ismi işaret ediyor; Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi.
Operanın ortaya çıkış hikayesini bu yazımızda ve günümüzde sahnelenebilen en eski operanın hikayesini ise burada okuyabilirsiniz. İlk operadan nerdeyse 120 yıl sonra, 1719 yılında, Osmanlı sultanı III. Ahmed, Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi’yi Paris elçisi olarak görevlendirir. Fransa’ya giden ve hatta Paris’de opera da izleyen Mehmet Efendi, opera izlenimlerini kaleme alır.
28 Çelebi Mehmet Efendi’nin operada gördüklerini Hayal Melodileri-Operaya Yolculuk kitabımızda detaylı olarak bulabilirsiniz. Mehmet Efendi’nin sözlerinden, opera izleyen ilk Osmanlının şaşırdığını ve sahnede yaşananları hayranlıkla takip ettiğini anlarız.
O gece Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi, büyük bir ihtimalle, Fransızların ünlü bestecisi ve Fransız stili operanın hamisi Jean-Baptiste Lully’nin “Thesee” isimli operasını seyreder. 2000 yılı yapımı “Le Roi Danse” filmi, sanatçı Lully ve kral 14. Louis’in müzik sevgisini ve o dönemi anlatan güzel bir filmdir. Üstte bir bölümünü izlediğiniz bu filmdeki anlık bir tepki, Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin operayı ilk defa seyrettiği günkü duygularına benzetilebilir.
Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin opera notlarından bir bölüm;
“Meselâ padişah kızın bahçesine gidecek oldu, önümüzdeki saray bir anda kayboldu, yerine limon ve turunç ağaçlarıyla dolu bir bahçe çıkıverdi. Oyunun başka bir yerinde padişah dua etmek için kiliseye gidecek oldu, bahçede hemen büyük bir kilise göründü. Padişahla kızın arasını soğutup birbirlerinden ayırmak gerekti, sihirbaza başvurdular, ortaya bir sürü sihirbaz çıkıverdi. Atlı ve yaya askerlerle çeşitli savaşlar gösterdiler. Gökten bulutla yere insanlar indi, yerden göğe doğru yine başka insanlar çıktılar.
Kısaca, insanı hayrette bırakan o kadar çeşitli şeyler gösterdiler ki, bunların hepsini burada anlatabilmeme imkân yok.“
Yirmisekiz Mehmet Çelebi kimdir?
Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi askerdi. Yeniçeri olarak 28. ortada (tabur anlamına gelir) hizmet gördüğü için bu lakapla anılmıştır. Fransa’dan döndükten sonra defter emini ve 1724’te baş muhasebeci oldu. Çerkez Mehmed’in malını zapt için Mısır’a gönderildi (1730). Patrona Ayaklanması’ndan sonra III. Ahmed’e ve Damad İbrâhim Paşa’ya yakınlığı gerekçesiyle Lefkoşe’ye sürüldü ve 1731 yılında orada vefat etti. Lefkoşe’de Sinan Paşa Camii’nin hazîresinde bulunan mezar taşı kitâbesinde şöyle yazmaktadır: “Bin yüz kırk dört muharreminin on dördüncü günü vefat eden, Yirmisekiz Çelebi demekle mâruf, sâbıkan rûznâmçe-i evvel Mehmed Efendi merhumun kabridir el-Fâtiha (19 Temmuz 1731).”
Mehmed Efendi’nin, Fransa seyahatini ve elçiliğini anlattığı Sefaretname’si tarihî ve edebî açıdan bu alanda yazılmış en önemli eserlerden biridir. Şevket Rado’nun düzenlemesini yaptığı kitap İş Bankası yayınlarından kolaylıkla satın alınabilir.