Uzun zamandır ilk defa, bir filmi gösterime girdiği gün izlemek istedim. Salonu tıka basa dolduranların, 120 dk sonunda Nefes filminden beklediklerini aldıgını yüzlerinde okumak zor olmadı. Neydi beklentileri ve ne buldular?
Yıllardır gündemde olan güneydogu da yaşanan hadiselerin bugune kadar bir filme konu olarak izleyenlere sunulmamış olması şaşırtıcıydı. Bunun, bizim bilmediğimiz birçok farklı nedeni olabilir ancak bu film belkide bir ilkti ve insanların ilgisini çekmeyi başardı.
Böyle iddialı bir konuyu ele alan filmin oyuncu kadrosu da bir o kadar önemliydi. Burada yapılan iş, filmin başarısındaki en önemli rolu oynuyor. Bu filmde yıldız oyuncu yok, hepsi binlerce aday arasından seçilmiş sizin benim gibi sıradan insanlar. Filmin gerçekçiliğinin anahtarı bu başarılı oyuncu seçimleri olmuş. Filmdeki askerler, komşunuzun oglu veya kendi askerliğinizi yaptıgınız dönemdeki arkadaşlarınızdan biri gibiydi. Seyirci gerçekçilik bekliyordu ve buldu.
Filmin çekim kalitesi ve başarılı müziklerinin (Eskişehir B.belediyesi Senfoni orkestrası başarılı bir performans sergilemiş) sinema salonlarında izlenmesi durumunda daha iyi anlaşılabileceğini düşünüyorum. Ancak bu filmin televizyondan seyredilirken izleyiciyi ne kadar etkileyeceği konusunda şüphem var.
Ibrahim’in organ bağışı hakkında arkadaşlarıyla sohbeti, bayrağı direge çeken iki gencin ve yırtılan bayragı diken askerlerin diyalogları ve şüphesiz ki final sahnesi filmin başarılı bölümleriydi. Final sahnesindeki doktorun ölümünün daha farklı olması başarıyı arttırabilirdi.
Film bitti diyerek yerinden kalkanlar, 10 saniye sabrederlerse yönetmen Levent Semerci’nin iyi düşünülmüş sürprizi ile karşılaşacaklar. Hayatınızda hiç dinlemediğiniz veya hoşunuza gitmeyen şarkılar olmuş olabilir. Ancak Emrah’ın “Götür beni gittiğin yere” isimli şarkısı bana bir kez daha “an”ların önemini hatırlattı. Şarkıyı söyleyenlerin gözleri ve sözler bir bütün olup sizi kendisine çekiyor ve normalde belkide dinlemeyeceğiniz bir şarkıya kulak vermenizi sağlıyor. Şarkılar, şiirler gibi yazıldıkları veya söylenildikleri anlarda hayat bulurlar. Bu şarkının “an”ı buydu. Levent Semerci, bu süprizi daha sonraki filmlerde de tekrarlamalı diye düşünüyorum.
Türkiye bir asker toplumudur. Askere gönderilen gençlere yapılan ugurlamalar (bazen ölçü kaçırılsa da), yüzyıllarca ülkeyi kuran ve idare eden asker büyükler bunun kanıtlarından birkaçıdır. Bu tür gerçekçi filmlerin artması ve hatta farklı yönlerden de yaşananları anlatabilmesi toplumumuzun bakış açısının gelişmesi açısından önemli adımlar olacaktır.
Detay: www.nefesfilm.com