1762 yılında, Galata’daki Fransız Konsolosluk (günümüzde Karaköy Sen Piyer Han bölgesinde) binasında doğan Chenier, 1794 yılında Fransız İhtilali’nin giyotini ile öldürülür. İstanbul’da doğar, önce Fransa’da sonra tüm dünyada tanınır. 32 yıllık kısacık bir yaşam süren Chenier, özellikle adına bestelenen opera ile hala yaşatılır.
Chenier’in İstanbul’dan giyotine uzanan öyküsü
Annesi Yunan, babası Fransız Konsolosu olan Chenier, annesinin etkisiyle Yunanca ve Yunan edebiyatını öğrenir. Aile, 1765’te (Chenier 3 yaşında iken) İstanbul’u terk eder ve Paris’e döner. 20 yaşında subay olsa da, hem askerliği benimseyememesi hem de sağlığının da elvermemesi nedeniyle ordudan ayrılır. İngiltere ve İtalya’ya yolculuklar yapar. Çok istese de, sağlığı nedeniyle Yunanistan’a gidemez. Günleri gezi, inceleme ve okumalarla geçer, şiirler yazar. Siyasete de ilgi duyar, toplantı ve siyasi buluşmaları kaçırmaz, gazetecilik de yapar. 25 yaşına geldiğinde, babasının da çevresi sayesinde, Londra’daki Fransız elçiliğine memur olur. Ancak siyasi olayların ve yaklaşan Fransız İhtilali’nin büyüsü nedeniyle olacak, Fransa’ya geri döner.
1794 yılında, 32 yaşındadır. Siyasi ilişkileriyle kendisine gelen bir bilgi üzerine, ihanet ile suçlanan ve büyük ihtimalle giyotine gidecek bir kadını kurtarmak ister. Kadının evine gider ve onun kurtulmasını sağlar. Ancak baskın sırasında kadının kocası ve kardeşi ile birlikte Chenier’de evdedir. Durumdan şüphelenen Fransız Devrim Komitesi, Chenier’i Saint Lazare hapishanesine atar. Babasının tüm gayretlerine ve zorlamalarına karşı Chenier kurtulamaz ve tutuklanmasından sadece 4 ay sonra giyotin ile öldürülür. Fransız devrimi, en büyük Fransız şairlerinden birini yok eder.
Andre Chenier’in şiirleri
Şiirlerinde genellikle Yunan edebiyatından esinlenir. En meşhur eseri “La jeune captive” (“Tutsak Kız”) olarak bilinir. Kendisi gibi Saint-Lazare hapishanesinde tutuklu olan Madam Coigny için bu şiiri yazar. Giyotinden kurtulan Coigny, bu aşkı tutuklu olduğu sırada hissetmemiştir. Şiir, kirli bir çamaşır sepeti içinde hapishane duvarlarını aşar ve Paris’te duyulur;
Tutsak Kız
“Yeni doğan başak olgunlaşır, tırpanın saygısını kazanır;
Asma dalı tüm yaz, cendereden korkmadan,
Şafağın tatlı ikramlarını içer;
Ve ben, onun kadar güzel ve onun kadar genç,
Şu an huzursuz ve sıkıntılı olsa da,
Henüz hiç ölmek istemiyorum” …
Andrea Chenier Operası
Umberto Giordano tarafından bestelenen 4 perdelik “Andrea Chenier” operası, konusuyla (idam edilen şairin hayatı ve “Fransız İhtilali”) çok özel bir operadır. Librettosunu Luigi İlica yazar. 1896 yılında Milano-La Scala operasında ilk sahnelemesi yapılır.
Opera perdesi açıldığında, soylulara ait bir sarayda buluruz kendimizi. Tarih 1789’dur. Daha ilk sahnede yaklaşmakta olan devrimin nedenlerini anlarız. Sarayın kahyası Carlo Gerard, J.J.Rousseau’yu okuduğundan beri rahat uyuyamadığını anlatır. Babası da kendisi gibi yıllarca bu aileye hizmet etmiş, yaşlandığı için bir kenara atılmıştır. Kaderleri hep krala, soylulara hizmet ederek yoksulluk içinde mi geçecektir?
Sahneye ev sahibi Maddelana ve annesi gelir. Akşam başlayacak partiden, giyecekleri kıyafetlerden ve yemeklerden konuşurlar. Parti başlarken, Paris’den gelen son haberleri duyarlar. Kral zor durumdadır, partidekiler bu nedenle endişeli ve korku içindedir. Ne var ki huzursuz hava dağılır ve eğlenmeye devam ederler. Konuklar arasında şair Chenier‘de vardır. Maddalena, Chenier’den “aşkı anlatan” bir şiirini misafirlere okumasını ister. Bunu yaparken, biraz da Chenier ile dalga geçmektedir. I. perde, 20.dakikalarda, opera tarihinin en önemli eserlerinden birini “colpito qui m’avete…” “un di all’azzurro spazio…” dinleriz.
“Kalbimi yaraladınız. Şimdi dinleyiniz genç bayan, dalga geçtiğiniz, “aşk” kelimesinin anlamını.”
“Bir gün mavi gökyüzünün derinliklerine bakarken, topraktan yüzüme doğru bir öpücük geldi. Beni öpen topraklarım, gerçek aşk, vatanımı seviyorum. Oradan aşkla dolu bir şekilde dua etmek istedim. Peder yemek bulamıyordu, açtı. Diğer bir adam çocuğuna götürecek ekmek bulamıyordu ve Tanrı’yı suçluyordu. Peki siz aristokratlar ne yapıyorsunuz? İçlerinden sadece sizin gözlerinizde insanlık gördüm. Sizi ilk gördüğümde sanki bir melek gördüğümü düşünmüş “işte hayatın güzelliği” demiştim. Ama az önceki alaycı sözlerinizi duyunca içimi üzüntü kapladı. İşte genç bayan, bu şairin sözlerini aşağılamayınız. Dinleyin. Aşkı tanımıyorsunuz. Aşk hepimize verilmiş ilahi bir hediyedir.”
Maddalena şairden özür diler, partidekiler ise bu eleştirileri duymazdan gelip eğlenmeye devam ederler. Perdenin sonunda, kahya Gerard’ın örgütlediği hizmetkarlar partiyi basarlar. Gerard, aç ve mutsuz hizmetkarlarla birlikte sarayı terk eder.
II. perde başladığında Fransız İhtilal’i yapılmıştır. Robespierre herkesi casus gibi kullanmaktadır. Kahya Gerard ihtilalin liderlerinden olmuştur. Şair Chenier ise takip edilmektedir. Chenier’in ihtilal yanlısı olduğu bilinir ama son zamanlarda artan idamlara karşı çıkmaktadır. Bu arada anlarız ki hem Chenier hem de Gerard, Maddalena’ya aşıktır. Nihayet Maddalena ve Chenier buluşurlar, birbirlerini sevdiklerini ifade ederler. Gerard iki sevgiliyi yakalar, Chenier Gerard’ı yaralar ve perde kapanır.
III.perde; Gerard iyileşmiş ve işinin başına dönmüştür. Chenier tutukludur. Maddalena Gerard’a gelir ve Chenier’i serbest bırakmasını ister. Gerard, kahya çocuğu olarak birlikte büyüdüğü soylu Maddalena’ya aşık olduğunu, kendisinin olması şartıyla Chenier’e yardım edebileceğini söyler. Maddalena, Gerard’a, III.perde 25.dakikalar, duygusal melodisi ile meşhur “la mamma morta…” aryası ile cevap verir.
1997 yapımı Philadelphia filminde bu aryanın geçtiği sahne izlenebilir. Tom Hanks bu filmdeki rolüyle en iyi erkek oyuncu oskarını kazanır. İnsanı hüzüne boğan bu şarkıda, varlıklı Maddalena her şeyini kaybettiğini ama aşkını bulduğunu anlarız;
Öldürdüler annemi, odamın girişinde,
beni kurtarmak için öldü o, gecenin köründe.
Bersi (hizmetçisi) ile bir gezintiye çıkmıştım,
kurşuni bir ışık parıldadı ve önümü aydınlattı karanlık caddede,
baktım, bana eşlik eden ev alevler içindeydi!
Yalnız ve hiçlikle kuşatılmış,
açlıkla ve fakirlikle, yoksunlukla ve tehlikeyle kuşatılmıştım.
Hastalandım, ve Bersi öyle iyi ve saf ki,
güzelliğini (vücudunu) sattı benim için,
Beni seven herkese uğursuzluk getirdim.
İşte o zamanlar, mutsuz haldeyken, aşk bana geldi
ve tatlı, huzurlu bir sesle mırıldandı;
Yaşamalısın! Ben hayatın kendisiyim.
cennet, gözlerimde, yalnız değilsin,
Gözyaşlarının göğsüme düşmesine izin ver,
seninle yürüyeceğim ve sana kuvvet vereceğim!
gülümse ve umutlan! Ben aşkım,
kan ve çamur, hepsi de etrafındalar mı?
Ben kutsalım! Sana unutturabilirim!
Ben cennetten dünyaya inen tanrıyım,
ve ah dünyayı cennete çeviren,
ben aşkım, ben sevgiyim.
Ve melek yaklaştı, öptü beni.
Ve bu öpücükteki ölümdür,
can çekişen beden benim bedenimdir
anlayın o zaman, şimdiden onun kadar ölüyüm ben de. ”
Operanın devamında, Gerard Chenier’i kurtarmaya çalışsa da başarılı olamaz. Finalde, Maddalena ve Chenier birlikte giyotine doğru giderlerken perde kapanır. Opera 4 perde ve yaklaşık 120 dakikadır.
Temmuz 2018’de, “Andrea Bocelli”‘nin Chenier rolunde sahneye çıktığı bir opera temsili verilmiştir.
Fransız İhtilali nedir? J.J.Rousseau ve Robespierre’nin rolü nedir?
Fransız İhtilali özetle, Fransa’da ki mutlak monarşinin yıkılarak yerine Cumhuriyetin kurulması ve Katolik Kilisesi’nin reforma zorlanmasıdır. (1789-1799) Avrupa ve batı dünyasında benimsenmesi nedeniyle, İngiliz sanayi devrimiyle birlikte, “yakın çağ” ın başlangıç noktası olarak kabul edilir. J.J .Rousseau (1712-1778), ihtilalin fikir babalarındandır. “Toplum Sözleşmesi”, “Uygarlığın Kötülükleri” ve “Emilie” gibi toplumu etkileyen önemli eserleri vardır. Robespierre (1764-1794) Fransız devriminin liderlerinden, hukukçu ve politikacıdır. İdamı savunur. Chenier’in idam emrini verdikten kısa süre geçmeden gücünü kaybeder ve kendisi de giyotin ile idam edilir.
Umberto Giordano kimdir?
Umberto Giordana (1867-1948) Napoli konservartuarını bitirmiş ve “Andrea Chenier” operasıyla ünlenmiş opera bestecisidir.